5 Aralık 2013 Perşembe

GOTTFRIED HELNWEIN


Geçtiğimiz ekim ayında Gottfried Helnwein`ın Albertina`da sergisine gittim. Sergiyle ilgili bilgi vermeden önce biraz Helnwein`dan bahsetmek istiyorum: Gottfried Helnwein, 1948 yılında Viyana`da doğmuş Avusturya-İrlandalı ressam, fotoğrafçı, performans sanatçısıdır... Böyle ahkam kestiğime de bakmayın, o güne kadar Helnwein ile hiç ilgilenmemiştim. Şimdi ise, kendisini takibe aldım, hatta abarttım ve kendisinden randevu istedim. Yine, geçtiğimiz aylarda böyle bir şey yapmıştım, Viyana`da çok beğendiğim bir filozof, sanatçıya mail attım ve hayatımda açtığı bir kapıyı mesajda anlattım. Avrupalılar çok hoş insanlar, olumlu ya da olumsuz size mutlaka geri dönüyorlar. İletişim samimiyetle kurulursa, kullandığınız dilin anadili olmuş ya da olmamış olması önemli olmuyor; bu insanlar üreten ve paylaşan insanlar... Paylaşmadığınız bazı şeyler yani o görmediğiniz, tanımlayamadığınız şeyler yok olup gidiyor; paylaştıkça o tanımlayamadığınız şeyler bazen bir şiir, bazen resim bazen başka ürünler olarak tanımlanıp başkasında farklı anlamlar kazanıyor. İste Helnwein da, insanın içindeki en derin yeri, belki bizim bile görmekten kaçtığımız yeri samimiyetle gösteriyor; resimlerindeki sessiz çığlık kulaklarınızı sağır ediyor. Zaten kendisi de sanatında yapmak istediğini bir söyleşisinde şöyle anlatmış: "Etiketleri ve -izmleri pek umursamıyorum. Sanat tarihçisi değilim ve sanatın teknik yapısıyla çok fazla ilgilenmiyorum. Ben sanatın size dokunup, harekete geçirebilecek ve sizde duygusal etkiler bırakabilecek olan gücüyle yani kalitesiyle ilgileniyorum. Kalbinizde yangın çıkarabilen ve iç dünyanızı alt üst eden kısmıyla..." gerçekten çalışmalarıyla da bunu yapmayı başaran, 21.yy en büyük isimlerinden birisi Helnwein.
Gottfried Helnwein, yaptığı çalışmaları ile çok sayıda eleştiri almış, engellemelerle karşılaşmış olsa da günümüzde sanatını kabul ettirmiş bir isimdir. Ona göre dünyada yaşanmış savaşlar, ırkçılık.. ve günümüz toplumlarının geldiği boyut çocuklardaki saflığın yitirilmesine neden olmuştur. Özellikle de Alman Nazi soykırımından sonra, yeni neslin yitirmiş olduğu bu saflığını resimlerindeki yaralı yüzler, kan... ile ifade etmiştir. Birçok ünlü ismin fotoğraflarını çekmiş, albüm kapaklarını hazırlamıştır.



















  

16 Kasım 2013 Cumartesi

BİSİKLET KAZASI


Bloğumda genel olarak değişik konuları, gezilerimi ya da anılarımı paylaşmaya çalışıyorum. Hayatımda fotoğrafların yeri çok önemli olduğu için zaman zaman yazıdan çok fotoğraflarla kendimi ifade etmeyi, hayatımın bir kısmını paylaşmayı deniyorum. Son yazılarımda özellikle bisiklet gezilerime yer vermeye çalıştım. Bisikletimi sadece kısa mesafede bir araç olarak değil, Kuzey Avusturya`yı gezerken de kullandım.
 Açıkçası bisikletle gezmek başka bir taşıtla gezmeye benzemiyor, bedeniniz zihniniz uzun yolda çok farklı boyutlara geçiyor. Arabayla seyahat ederken sizi koruyan metal zırh, bisikletle gezerken bedeninize bürünüyor ve 4 katı daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor. Tabii bu durum çevremizdekiler için de geçerli; bisikleti taşıt olarak görmediğimiz zaman diğer taşıtlar bisiklet sürücüsünde ciddi hasarların oluşmasına, hatta ölümüne bile neden olabilir.

Yurt dışında uzun yolculuklar yaparken çok fazla tehlikeyle karşı karşıya geldim, genel olarak yaşadığım güzel şeyleri anlatmaya çalışsam da yapılan gezilerde eğer çok tecrübeli değilseniz, ekipmanlarınız yeterli değilse birçok problemle karşı karşıya gelebiliyorsunuz –yurt dışında bir yerden bir yere giderken bisiklet yolları sizi istediğiniz yere ulaştırıyor, aynı zamanda araba yolunu kullandığınızda da herkes kurallara uyduğu için bisikletinizle daha güvenli yolculuk yapabiliyorsunuz -Her ülkenin her zaman farklı oluşumlardan geçtiği için birebir karşılaştırılamayacağını her fırsatta belirtsem de konu başkalarının can güvenliğine geldiğinde iş değişiyor. Evet, Türkiye kalabalık bir ülke çok sayıda araç var, ama bunlar bizim başkalarının canını hiçe saymamıza neden değil!
Geçtiğimiz kurban bayramında Alaçatı`daydık, hava çok güzeldi. İstanbul`a dönmemize 1 gün kala, güzel havadan yararlanmak için bisikletle denize gittim. Dönüşteyse Çamlık Yolu üzerindeki bisiklet yolunu kullanarak eve gidiyordum ki, yol boyunca bisiklet yoluna park eden arabalar yüzünden bisiklet yolundan aşağıya inmek zorunda kaldım. Yolun yarısına geldiğimde ise bir araba korna basarak bisiklet yoluna girdi; Yoldan aşağıya inmeye çalışırken bisikletimin tekeri döndü, düştüm ve yüzüm kaldırıma çarptı (yüz şeklim çarpmanın etkisiyle değişti. Şu an yüzeysel olarak yaralarım, morluklar geçse de hala ağrılarım oluyor.) Normal yolda kurallara uyulmasını geçtim, Türkiye`de bisiklet yolunda giden bir bisikletli için bile bisiklete binmek çok tehlikeli. Unutmamalıyız ki; bazen bizim yaptığımız bir kural ihlali kalıcı hasarlara hatta ölümlere neden olabilir... Ben, bu olaydan sonra bisiklet sürmeyi bırakmayacağım, siz de arabayı.. Ama ufacık bir empati bile zaten uymamız gereken kuralları uygulamaya geçirmemiz için yeterli olacaktır.

Ergül Akyürek

Not:Yukarıda kazadan sonra çekilmiş fotoğraflarımı örnek teşkil etmesi için, istemeden de olsa paylaşıyorum.


10 Ekim 2013 Perşembe

VİYANA'DA MÜZE





 (LEOPOLD MÜZESİ)

 (LEOPOLD MÜZESİ- KOKOSCHKA)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

 (LEOPOLD MÜZESİ- GEORG MINNE)

 (LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

(LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (MUMOK)

(MUMOK)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

(SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (BURGTHEATER)

 (BURGTHEATER)

 (BURGTHEATER)

(BURGTHEATER)

 (ALBERTINA)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

(ALBERTINA-HELNWEIN)

 (HOFBURG)

(OPERA)

15 Temmuz 2013 Pazartesi

BİSİKLET GEZİLERİ (WACHAU VADİSİ)









4 Nisan 2013 Perşembe

VIYANA`DA BİR GÜN




  Geçen gün, İstanbul`dan misafirim geldi. -Eh misafir de zevklerine göre kategorilere ayrılıyor.. Bazısı sadece şehri görmek, bazısı alışveriş yapabilir miyim? düşüncesiyle, bazısı da hepsini birlikte yapabilmek için geliyor. Aslında Viyana, alışveriş için ideal bir şehir değil. Buraya ilk geldiğimde, Almanca kursundaki hocam şöyle söylemişti: – Biz, küçük yaşta 10 euroluk şeye 100 Euro vermemeyi öğreniyoruz, bundan dolayı da markalı ürünleri tercih etmiyoruz.. demişti. Zaten yeni dünya düzeni öyle bir hal aldı ki, her yerde artık her şeyi bulabiliyorsunuz…
Eğlence için geliyorsanız da pek doğru bir tercih olmayabilir, burası oldukça sakin bir şehir ama yine de herkese uygun bir şeyler bulunabilir. İstediğiniz ise, parklarda şarabınızı yudumlarken kitap okumak, birbirinden güzel tarihi binaların içinde kendinizi başka bir yüzyılda hissedip ünlü kahve evlerinde kahvenizi içmek ya da kıyısından köşesinden sanatla ilgileniyorsanız,Viyana doğru seçim diyebilirim; Viyana`da sanata, sohbete, felsefeye, tarihe, parklara, kahvelere… doyamayabilirsiniz. Hele ki son dönemlerde Modern Sanat üzerine yapılan çalışmaları ve okul sistemlerinde yapılan pratiğe dayalı eğitimiyle de ( burada akademiye çok önem veriliyor ve sanatsal çalışmalar akademik paralellik içinde sürdürülüyor) klasik görüntüsünün yanında yeniliğe açık olduğunu da göstermeye başladı.
Gelen misafirim de sanat ve tarihle ilgilendiğini söyleyince, bir günlük geldiği Viyana`ya, ilk olarak Viyana Sanat Tarihi Müzesi`ni gezerek başladık. Bu Müze, 1891 yılından beri etkin, sadece 2012 yılında 1.351.940 kişi tarafından ziyaret edilmiş; dünyanın sayılı müzelerinden biridir. Ben bile iki kere gittiğim, hatta ikinci gittiğimde dersime çalıştığım halde yine de kaçırdığım şeyler var, üçüncüde bitirebilmeyi umut ediyorum.


                                                                                     Viyana Sanat Tarihi Müzesi