4 Nisan 2013 Perşembe

VIYANA`DA BİR GÜN




  Geçen gün, İstanbul`dan misafirim geldi. -Eh misafir de zevklerine göre kategorilere ayrılıyor.. Bazısı sadece şehri görmek, bazısı alışveriş yapabilir miyim? düşüncesiyle, bazısı da hepsini birlikte yapabilmek için geliyor. Aslında Viyana, alışveriş için ideal bir şehir değil. Buraya ilk geldiğimde, Almanca kursundaki hocam şöyle söylemişti: – Biz, küçük yaşta 10 euroluk şeye 100 Euro vermemeyi öğreniyoruz, bundan dolayı da markalı ürünleri tercih etmiyoruz.. demişti. Zaten yeni dünya düzeni öyle bir hal aldı ki, her yerde artık her şeyi bulabiliyorsunuz…
Eğlence için geliyorsanız da pek doğru bir tercih olmayabilir, burası oldukça sakin bir şehir ama yine de herkese uygun bir şeyler bulunabilir. İstediğiniz ise, parklarda şarabınızı yudumlarken kitap okumak, birbirinden güzel tarihi binaların içinde kendinizi başka bir yüzyılda hissedip ünlü kahve evlerinde kahvenizi içmek ya da kıyısından köşesinden sanatla ilgileniyorsanız,Viyana doğru seçim diyebilirim; Viyana`da sanata, sohbete, felsefeye, tarihe, parklara, kahvelere… doyamayabilirsiniz. Hele ki son dönemlerde Modern Sanat üzerine yapılan çalışmaları ve okul sistemlerinde yapılan pratiğe dayalı eğitimiyle de ( burada akademiye çok önem veriliyor ve sanatsal çalışmalar akademik paralellik içinde sürdürülüyor) klasik görüntüsünün yanında yeniliğe açık olduğunu da göstermeye başladı.
Gelen misafirim de sanat ve tarihle ilgilendiğini söyleyince, bir günlük geldiği Viyana`ya, ilk olarak Viyana Sanat Tarihi Müzesi`ni gezerek başladık. Bu Müze, 1891 yılından beri etkin, sadece 2012 yılında 1.351.940 kişi tarafından ziyaret edilmiş; dünyanın sayılı müzelerinden biridir. Ben bile iki kere gittiğim, hatta ikinci gittiğimde dersime çalıştığım halde yine de kaçırdığım şeyler var, üçüncüde bitirebilmeyi umut ediyorum.


                                                                                     Viyana Sanat Tarihi Müzesi





        Antik Dönem Eserleri







                                                              Mısır Koleksiyonu


                                                              Müzedeki Galeriler





           Hans Holbein ( Alman Ressam, 16. yy En Büyük Portrecilerindendir) Jane Seymour


         Peter Poul Rubens ( Fleman Ressam, Barok Tarzın Önde Gelen İsimlerindendir) Helena Fourment


   L. Cranach ( Alman Ressam, Gotik Üslubuyla Dikkat Ceker) Holofernes`in KafasI ile Yudit 



                                                          Raffaello Santi- YeŞiller İçindeki Madonna


                     J. Vermeer ( Hollandalı Ressam, Gündelik Hayatı Resmeden Barok Dönemi Ressamıdır) Die Malkunst



       A. Dürer ( Alman Ressam, Alman Rönesansının En Bilinen İsmidir) Altın Keseli Yaşlı Kadın

   
Sanat Müzesinden, görevliler tarafından – kapatıyoruz… uyarısını alana kadar şehri gezmeye başlayamadık. Çıktıktan sonra ise olabildiğince hızlı bir şekilde şehirde ufak bir tur attık, şehri bilen biri olunca kestirmeler kullanıldığı için, zamandan da tasarruf yapabiliyorsunuz


              Viyana Parlamento Binası


            Votiv Kilisesi ( Yeni Gotik Mimari Tarzı ile Yapılmış, Dünyadaki Sayılı Kiliselerden Biridir)



   Stephansdom Katedrali ( Viyana`nın Simgesi Olan Bu Katedral, Gotik Mimari ve Roma Mimari Tarziyla Yapilmistir)


Tabii ki Viyana Denildiği Zaman, İlk Akla Gelenlerden Biri de Tatlıları ve Kahveleri...


 Hava bu mevsimde soğuk olduğu için, tüm gün gezerek geçiremiyorsunuz. O yüzden biz de, önce Viyana Sinitzeli yemek için ufak bir mola verdik ve ardından da ünlü kahve evlerinde Viyana`nın pasta ve tatlılarından yedik. – Bunları turistlik yerlerden uzak yerlerde yaparsanız, Viyana halkını da görmüş, kısıtlı zamanınız olsa bile şehrin insanlarıyla vakit geçirmiş olursunuz. – Sonrasındaysa yer yer eski tramvaylarla yer yerse yürüyerek akşam ışıkları içinde belirginleşen binalar arasında, şehri gezdik.



 Viyana, 5 tane metro hattına sahip olmasına rağmen, şehrin her yerine yayılan Tramvaylarıyla ulaşım için oldukça rahat bir şehir.


                  Kunsthistorisches Museum`un Akşam Görüntüsü



 Burgtheater, klasik mimarinin önde gelen binalarından biridir. Benim özellikle oyunları   izlemek için tercih ettiğim yer. Burada bir oyun izlerken kendinizi o yüzyılın dışında hissediyorsunuz. Ki Viyana`da binaların bozulmamış olması, şehrin eski görünümünden hiçbir şey kaybetmemiş oluşu size sürekli bu hissi veriyor.



Ve Viyana`nın bahar ve yaz aylarında cıvıl cıvıl olan, o güzel parkları… Johann Strauss Park da bunlardan bir tanesi.
Tabii ki Viyana bir güne sığdırılabilecek bir şehir değil. 100 ün üzerinde müzeleri, sarayları, parkları, tuna nehri kenarındaki eğlenceleriyle.. uzun uzun vakit geçirmeniz gereken bir şehir. Başta da söylediğim gibi önemli olan buraya geldiğinizde ne istediğinizi bilmek, istedikleriniz bunlar ise gerisi zaten kendiliğinden geliyor…


Ergül Akyürek



Hiç yorum yok: