16 Kasım 2013 Cumartesi

BİSİKLET KAZASI


Bloğumda genel olarak değişik konuları, gezilerimi ya da anılarımı paylaşmaya çalışıyorum. Hayatımda fotoğrafların yeri çok önemli olduğu için zaman zaman yazıdan çok fotoğraflarla kendimi ifade etmeyi, hayatımın bir kısmını paylaşmayı deniyorum. Son yazılarımda özellikle bisiklet gezilerime yer vermeye çalıştım. Bisikletimi sadece kısa mesafede bir araç olarak değil, Kuzey Avusturya`yı gezerken de kullandım.
 Açıkçası bisikletle gezmek başka bir taşıtla gezmeye benzemiyor, bedeniniz zihniniz uzun yolda çok farklı boyutlara geçiyor. Arabayla seyahat ederken sizi koruyan metal zırh, bisikletle gezerken bedeninize bürünüyor ve 4 katı daha fazla dikkat etmeniz gerekiyor. Tabii bu durum çevremizdekiler için de geçerli; bisikleti taşıt olarak görmediğimiz zaman diğer taşıtlar bisiklet sürücüsünde ciddi hasarların oluşmasına, hatta ölümüne bile neden olabilir.

Yurt dışında uzun yolculuklar yaparken çok fazla tehlikeyle karşı karşıya geldim, genel olarak yaşadığım güzel şeyleri anlatmaya çalışsam da yapılan gezilerde eğer çok tecrübeli değilseniz, ekipmanlarınız yeterli değilse birçok problemle karşı karşıya gelebiliyorsunuz –yurt dışında bir yerden bir yere giderken bisiklet yolları sizi istediğiniz yere ulaştırıyor, aynı zamanda araba yolunu kullandığınızda da herkes kurallara uyduğu için bisikletinizle daha güvenli yolculuk yapabiliyorsunuz -Her ülkenin her zaman farklı oluşumlardan geçtiği için birebir karşılaştırılamayacağını her fırsatta belirtsem de konu başkalarının can güvenliğine geldiğinde iş değişiyor. Evet, Türkiye kalabalık bir ülke çok sayıda araç var, ama bunlar bizim başkalarının canını hiçe saymamıza neden değil!
Geçtiğimiz kurban bayramında Alaçatı`daydık, hava çok güzeldi. İstanbul`a dönmemize 1 gün kala, güzel havadan yararlanmak için bisikletle denize gittim. Dönüşteyse Çamlık Yolu üzerindeki bisiklet yolunu kullanarak eve gidiyordum ki, yol boyunca bisiklet yoluna park eden arabalar yüzünden bisiklet yolundan aşağıya inmek zorunda kaldım. Yolun yarısına geldiğimde ise bir araba korna basarak bisiklet yoluna girdi; Yoldan aşağıya inmeye çalışırken bisikletimin tekeri döndü, düştüm ve yüzüm kaldırıma çarptı (yüz şeklim çarpmanın etkisiyle değişti. Şu an yüzeysel olarak yaralarım, morluklar geçse de hala ağrılarım oluyor.) Normal yolda kurallara uyulmasını geçtim, Türkiye`de bisiklet yolunda giden bir bisikletli için bile bisiklete binmek çok tehlikeli. Unutmamalıyız ki; bazen bizim yaptığımız bir kural ihlali kalıcı hasarlara hatta ölümlere neden olabilir... Ben, bu olaydan sonra bisiklet sürmeyi bırakmayacağım, siz de arabayı.. Ama ufacık bir empati bile zaten uymamız gereken kuralları uygulamaya geçirmemiz için yeterli olacaktır.

Ergül Akyürek

Not:Yukarıda kazadan sonra çekilmiş fotoğraflarımı örnek teşkil etmesi için, istemeden de olsa paylaşıyorum.


10 Ekim 2013 Perşembe

VİYANA'DA MÜZE





 (LEOPOLD MÜZESİ)

 (LEOPOLD MÜZESİ- KOKOSCHKA)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

 (LEOPOLD MÜZESİ- GEORG MINNE)

 (LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

 (LEOPOLD MÜZESİ-EGON SCHIELE)

(LEOPOLD MÜZESİ-GUSTAV KLIMT)

 (MUMOK)

(MUMOK)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (SANAT TARİHİ MÜZESİ)

(SANAT TARİHİ MÜZESİ)

 (BURGTHEATER)

 (BURGTHEATER)

 (BURGTHEATER)

(BURGTHEATER)

 (ALBERTINA)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

 (ALBERTINA-HELNWEIN)

(ALBERTINA-HELNWEIN)

 (HOFBURG)

(OPERA)

15 Temmuz 2013 Pazartesi

BİSİKLET GEZİLERİ (WACHAU VADİSİ)









4 Nisan 2013 Perşembe

VIYANA`DA BİR GÜN




  Geçen gün, İstanbul`dan misafirim geldi. -Eh misafir de zevklerine göre kategorilere ayrılıyor.. Bazısı sadece şehri görmek, bazısı alışveriş yapabilir miyim? düşüncesiyle, bazısı da hepsini birlikte yapabilmek için geliyor. Aslında Viyana, alışveriş için ideal bir şehir değil. Buraya ilk geldiğimde, Almanca kursundaki hocam şöyle söylemişti: – Biz, küçük yaşta 10 euroluk şeye 100 Euro vermemeyi öğreniyoruz, bundan dolayı da markalı ürünleri tercih etmiyoruz.. demişti. Zaten yeni dünya düzeni öyle bir hal aldı ki, her yerde artık her şeyi bulabiliyorsunuz…
Eğlence için geliyorsanız da pek doğru bir tercih olmayabilir, burası oldukça sakin bir şehir ama yine de herkese uygun bir şeyler bulunabilir. İstediğiniz ise, parklarda şarabınızı yudumlarken kitap okumak, birbirinden güzel tarihi binaların içinde kendinizi başka bir yüzyılda hissedip ünlü kahve evlerinde kahvenizi içmek ya da kıyısından köşesinden sanatla ilgileniyorsanız,Viyana doğru seçim diyebilirim; Viyana`da sanata, sohbete, felsefeye, tarihe, parklara, kahvelere… doyamayabilirsiniz. Hele ki son dönemlerde Modern Sanat üzerine yapılan çalışmaları ve okul sistemlerinde yapılan pratiğe dayalı eğitimiyle de ( burada akademiye çok önem veriliyor ve sanatsal çalışmalar akademik paralellik içinde sürdürülüyor) klasik görüntüsünün yanında yeniliğe açık olduğunu da göstermeye başladı.
Gelen misafirim de sanat ve tarihle ilgilendiğini söyleyince, bir günlük geldiği Viyana`ya, ilk olarak Viyana Sanat Tarihi Müzesi`ni gezerek başladık. Bu Müze, 1891 yılından beri etkin, sadece 2012 yılında 1.351.940 kişi tarafından ziyaret edilmiş; dünyanın sayılı müzelerinden biridir. Ben bile iki kere gittiğim, hatta ikinci gittiğimde dersime çalıştığım halde yine de kaçırdığım şeyler var, üçüncüde bitirebilmeyi umut ediyorum.


                                                                                     Viyana Sanat Tarihi Müzesi



29 Mart 2013 Cuma

BİSİKLETLE YAŞAMAK


                                 

Bisiklet, her ne kadar hayatımın vazgeçilmezleri arasında olsa da, zaman zaman hava şartları hayatımdaki yerini değiştirebiliyor. Havaların düzelmesini beklediğim şu günlerdeyse tekrar gündemimi meşgul etmeye başladı bile..
Geçtiğimiz yıllarda Avusturya`nın belirli bir kısmını Nazlı ile birlikte bisikletle gezmiş, beklenmedik maceralar yaşayarak etrafımızdakileri oldukça korkutmuştuk, kendimden hiç söz etmiyorum bile; uçurumdan yuvarlanma tehlikesi, Tuna nehrine düşme tehlikesi, gece ormanın içinde hiçbir malzeme olmadan karanlıkta bisikletle kalma, kaybolma, çanta kaybedip polislik olma, tanımadığın insanlarda kalma, ana yolda karşıdan gelen arabanın üstüne bisiklet sürüp belirli boşluklarda durarak yolunu bulmaya çalışma… 
Tabii ki bunlar, yolda olan insanların başına gelebilecek olası  durumlar. Zaten bisikletle uzun yolculuk yapmak öyle bir şey ki; bir kere başladığınızda  aklınız tüm tehlikelere rağmen yollarda oluyor…  O an vücudunuz sizden bağımsız çalışırken, zihniniz de  farklı tecrübeler yaşıyor. Yolun neresi olduğunu nereye çıkacağını bilmeden pedallara basıyor, bilinmezliğin güzelliğini yaşıyorsunuz; bir kasabaya, şehre girdiğinizde ise tanımadığınız insanların bakışları sorularıyla baş başa kalıp, yabancının gözünden kendinizi görüyorsunuz. Yani, yer yer yabancı, yer yer yolcu, yer yerse dünyayla bütün olmuş, isimsiz biri. Kısaca bisikletle yaşamak, bazen yeniyi, bazen yabancıyı, bazen doğayı, bazen tehlikeyi, bazense kendini keşfetmektir!

Ergül Akyürek